banner
Köşe yazıları

ERGENLERİ ANLAMAK NE KADAR ZOR?

Ergenlik, hayatın anlamının sorgulanmaya başlandığı, kimlik arayışının öne çıktığı, fırtınalı geçen bir dönemdir. Son çocukluğun ardından hızlı bir fiziksel, ruhsal ve bilişsel gelişim yaşanmaya başlar. Ergenin hayatındaki değişimler yalnızca fiziksel..

ERGENLERİ ANLAMAK NE KADAR ZOR?
banner

Ergenlik, hayatın anlamının sorgulanmaya başlandığı, kimlik arayışının öne çıktığı, fırtınalı geçen bir dönemdir. Son çocukluğun ardından hızlı bir fiziksel, ruhsal ve bilişsel gelişim yaşanmaya başlar. Ergenin hayatındaki değişimler yalnızca fiziksel değişimden ibaret değildir. Aklını karıştıran sorular, kimlik arayışı, her geçen gün ağırlaşan ders müfredatı, sınav kaygısı, ailevi sorunlar ve çevrenin farkına varmayla birlikte edinilebilecek kötü alışkanlıklar, yakın arkadaşlıklar kurabilme kaygısı, karşı cinse hissedilen duygular… Uzar gider bu liste. Ergenin dünyasından bakmak, onu sabırla anlamaya çalışmak çoğu zaman zordur. Zaten o da hiçbir zaman anlaşıldığını hissetmez. Bir tarafı yalnız kalma, uzak yerlere kaçma isteğiyle meşgulken; diğer yanı girdiği ortamda kabul görmek ister.

 

Aile ilişkilerinde ve okuldaki davranış değişimi fark edilmeye başladığında anne babanın “bu çocuk böyle değildi, huy değiştirdi sanki” gibi cümlelerini duyarız çünkü ergenin dünyasında kopan fırtınalar, kendini arayışı, bilişsel gelişimi ve bunun sonucunda yaşama atfettiği anlamlar sürekli değiştiği için aileyle ilişkiler de bunlardan etkilenmeye başlar. Ebeveynlerin bilmesi gereken iki öncelikli bilgi vardır: Her çocuk farklı yaşar ergenlik dönemini ve bu dönemdeki fırtına ve krizin yaşanmasından daha doğal bir şey yoktur. Hatta bu dönemde kriz yaşanılmazsa ergenlik yaşanmış değil, ertelenmiş olur ki bu da en sağlıksız olanıdır. Aileden ya da eğitim hayatından ciddi bir kopuş olmaması için bu dönemde aile ve öğretmenlerin işbirliği çok büyük bir öneme sahiptir.

 

Ergenin dünyasında cinsel gelişimle beraber ilk aşklar, şiire ve şarkılara yönelim başlar. Yaşadığı çevreyi, inançları, kültürü anlama ve sorgulama çabasına girmiştir. Ben kimim? Madem ölüp gideceğim o zaman bu dünyadaki yerim nedir? Yaşanmaya değer olan şey nedir, hayatın özünde bulmam gereken anlam ne? Ergen kendi içinde öyle çok soruyla muhatap olur ki tüm bunları cevaplamaya çalışırken bir yandan da yaşam koşulları, hızlı fiziksel değişimlere alışma, aile ilişkileri, anlaşılmamışlık, ölüm düşüncesi, ders başarısı, arkadaşlık ilişkileri, sosyalleşme ve beğenilme kaygısı eşlik eder bu sorulara. Böyle baktığımızda ergenin işi hiç de kolay değildir. Ergenle birebir ilişki içindeki aile ve öğretmen için de durum farklı değildir elbet. Maalesef yetişkinler olarak karşımızdakinin bir ergen olduğunu çoğu zaman unuturuz. Bilinmelidir ki ergenlik sancılı ama geçici bir dönemdir fakat bu dönemdeki kimlik arayışı olması gerektiği gibi yaşanmaz ve kriz atlatılmazsa bu krizler ergenin genç yetişkinlik dönemine sarkacak ve bütün yaşam görevleri, yaşam krizleri birbirine karışacaktır.

 

Peki bu süreçte ergene nasıl yaklaşılmalı, ergenle nasıl bir iletişim geliştirilmelidir? Öncelikle ona tüm samimiyetimizle yaklaşmalı, onun güvenini kazanmış olmalıyız. İçinde bulunduğu dönemin özelliklerini unutmadan hareket etmeliyiz. Bir ergenin isyan ettiği, öfkelendiği konularda kendimizi haklı çıkarmaya çalışmak yerine önce onu anlamaya çalışmalıyız. Eğer ergen düşüncelerinin önemsendiğini hissederse kendini değerli görecek ve yaptığı davranışları sorgulamaya gidecektir. Ergenle kavga etmenin, sürekli kızmanın, ahlak dersi vermeye çalışmanın davranış değişikliği üzerinde hiçbir olumlu etkisi yoktur. Ailenin yapabileceği en doğru davranış onu yargılamadan dinlemek, onunla sürekli bir iletişim halinde olmak, ona yalnız olmadığını hissettirmek ve içini açma noktasında onu desteklemektir. Ergenlikte arkadaş çevresi ne kadar önem kazansa da aileye her zaman ihtiyaç vardır. Aile içinde kopmuşluk, iletişimsizlik, sürekli kavga olduğunda ergen arkadaş çevresine daha çok yönelir ve arkadaş çevresinde de sorunlar yaşarsa kendini yalnız, çaresiz hisseder. Dönemin bilişsel bir özelliği olan kendini merkeze alma, herkesin kendiyle ilgilendiğini düşünme ve bana bir şey olmaz düşüncesi bazen yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Bunu engellemenin yolu ergeni sevgisiz bırakmamak, onu anlamaya çalışmak ve enerjisini verebileceği ortamlara ve alanlara yönlendirmektir çünkü bu dönemde benlik saygısı düşme eğilimindedir ve takıntılı düşünceler görülebilir. Ergeni kötü alışkanlıklardan, yanlış arkadaşlıklardan korumanın yolu onu kısıtlamak değildir. Kabullenici, sağlıklı sevginin hakim olduğu ve demokratik bir aile ortamına sahip olan ergen, kendisine konulan kuralların kendi iyiliği için olduğunu bildiğinden davranışlarının sorumluluğunu almaktan kaçmayacak, hatalı olduğu konularda ısrar etmeyecektir. Ne olursa olsun onu koşulsuz seven bir ailesi olduğunu hisseden ergen bu dönemden daha güçlü, daha güvenli çıkacaktır.

 

Ergenleri anlamak sanıldığı kadar zor değildir ama sabır ve emek ister, kuşak farkı ve tarihsel zaman etkisini de hesaba katacak olursak ergen ebeveynlerinin işi hiç kolay değildir ancak sevginin olduğu yerde biraz sabır ve emek de olursa aşılamayacak engel yoktur. Sağlıklı bir ergenlik yaşayan psikolojik sağlamlığı yüksek gençler dileğiyle…

banner

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

banner


ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL


flf motor enerji bilişim ltd. şti. web yazılım tasarım ucuz çelik ev prefabrik site fiyat konteyner bungalov tiny house program web sayfası