Köşe yazıları

OKULA UYUM SÜRECİNDE AİLEYE NELER DÜŞÜYOR?

Bu pazartesi okul zilleri her sene olduğu gibi yeniden çaldı ve binlerce öğrenci ve öğretmen için yeni okul dönemi resmen başladı. Aileleri de yakından ilgilendiren bu süreçte yeni bir başlangıç..

OKULA UYUM SÜRECİNDE AİLEYE NELER DÜŞÜYOR?
banner

Bu pazartesi okul zilleri her sene olduğu gibi yeniden çaldı ve binlerce öğrenci ve öğretmen için yeni okul dönemi resmen başladı. Aileleri de yakından ilgilendiren bu süreçte yeni bir başlangıç yapmanın heyecanını yaşayan çocuklarımız, hayatlarındaki bu değişim ve yenilikten kaynaklı kaygı ve stres hissedebilir. Özellikle belli yaşlarda ve şartlardaki çocuklarımız için bu süreç daha hassas olabilir. Bu hafta, okula yeni başlayan, farklı bir kademeye geçiş yapan ya da özel bir durumundan dolayı kaygı yaşayan çocuklarımız ve aileleri için faydalı bir yazı yazmaya çalıştım.

Öncelikle anasınıfına ya da doğrudan ilkokula başlayan çocuklarımızı ele alalım. Hayatlarında ilk defa evden uzun süreli ayrılan ve yepyeni bir ortama giriş yapan bu dönem çocuklarımız için aileden, evden, özellikle anneden ayrılmak hiç kolay değil. Okulun ilk haftası ağlama, sürekli eve gitme isteği, altını ıslatma, etkinliklere katılmaya karşı direnç gibi durumlar görülmesi gayet doğaldır. Çocuğunuzun yoğun bir kaygısı olduğunu düşünüyorsanız ilk günlerinde onu yalnız bırakmamak doğru olur. Sınıf öğretmeniyle işbirliği içinde yavaş yavaş sizden uzak kalmasını sağlayabilirsiniz. Her çocuğun anne babayla bağı farklıdır, bununla birlikte ebeveyn kaybı yaşamış, anne baba ayrı, engelli olan ya da aileden uzak yaşayan, ihmal edilen, depremden kaynaklı yer değişikliği yapmış çocuklarımız da bulunmaktadır. Bu ve benzeri özel durumlarda daha hassas olunmalıdır.

Bu dönem çocuklarımızın ortak noktaları ilk defa okula başlamış olmalarıdır. Okullar açılmadan ve açılır açılmaz milli eğitim ve öğretmenler tarafından uygulanan uyum programları mevcuttur, burada aileye düşen görev, çocuğun okula uyumunu kolaylaştırmak için onu duygusal ve bilişsel anlamda bu sürece hazırlamaktır.

“Okul başlasa da bir nefes alsam, bakalım bana yaptıklarını öğretmene de yapabilecek misin” gibi okulun bir ceza aracı olduğunu düşündüren tehditkâr cümlelerle çocuğa yaklaşmamak gerekir. “Okulda seninle yaşıt bir sürü arkadaşın olacak, onlarla birlikte etkinlikler yapacak, yeni bilgiler öğreneceksiniz. Biz olmasak da öğretmenin yanında olacak, ondan hem yeni bilgiler öğrenecek hem de üzüldüğün bir şey olursa onunla paylaşabileceksin. Orada yaşamanın belli kuralları var, bunlar senin ve arkadaşlarının iyiliği için belirlenmiş kurallar, öğretmenin size daha fazlasını anlatacak, hem okuldan sonra yine evimizde birlikte olacağız” gibi cümlelerle okulun olumlu yönlerinden bahsederek çocuktaki belirsizlik duygusunu yapıcı bir meraka bırakabilirsiniz.

İlk bir aydan sonra ayrılık kaygısı devam eden ve hâlâ okula uyum sağlayamayan çocuklarınız için öncelikle sınıf öğretmeni ve sonrasında okul rehberlik servisiyle irtibata geçmenizde fayda vardır. Bu şekilde çocuğunuzun durumunu daha net anlar ve uzman kişilerle işbirliği içinde sorunun çözümünü kolaylaştırabilirsiniz.

Çocuk ilkokuldan ortaokula, ortaokuldan liseye kademe atlamışsa ve sınıfı, öğretmenleri tamamen değişmişse bu yeni hâl kaygı verici olabilir. Her çocuk aynı olmamakla birlikte çoğu çocuk için eski arkadaşlarını, öğretmenini bırakmak zordur çünkü alıştığı bir düzenden yepyeni bir düzene geçmiştir, sevdiği insanlar yoktur, acaba bu sınıfta da arkadaş bulabilecek midir yoksa yalnız mı kalacaktır, öğretmeni anlayışlı biri midir yoksa hemen kızan biri mi? Bu süreç için okul rehberlik servisinin oryantasyon çalışmaları, akran eğitimleri bulunmaktadır, aile çocuğun bu süreçteki duygularını anlamaya ve paylaşmaya çalışırsa çocuk için çok daha hızlı ve uyumlu bir alışma süreci olur.

LGS, YKS gibi önemli sınavlara hazırlık sürecine giren çocuklar için adeta yeni bir dönem başlamıştır. Zorlu ve yıpratıcı bir sürecin kendisini beklediğini az çok tahmin eden çocuk zaten var olan hâlinden daha streslidir. “Haydi bakalım son senen, bu sene sık dişini çok çalış, o kadar emek verdik, kitap aldık, dershaneye gönderdik, sen de elinden geleni yap da yüzümüzü kara çıkarma, bakalım nereyi tutturacaksın” gibi sorularla daha okulun başında çocuğu sıkmamak gerekir. Eğer çocuğunuz sınav bilincini kazanmışsa zaten üzerine düşeni yapacaktır, bu bilinci kazanamamışsa öğretmenleri ve Rehberlik servisiyle işbirliği içinde çocuğun hedefine yönelik çalışmalar sürdürülebilir ama daha okulun ilk günlerinde sanki üç dört aydır bu sürecin içindeymiş gibi hissetmelerinin bir anlamı yoktur. Sınav senesi çocuklarının yaptığı en büyük hata, aile ve etrafın verdiği stresle ilk bir iki ay tabiri caizse deli gibi ders çalışmak, sonrasında yorgun düşmektir. Bu yorgunluğun çocuğa hiçbir katkısı olmaz. Sınava ve sürece dair konuşmalar okulda öğretmen ve idareciler tarafından da yapılmaktadır. Çocuğu sürekli tekrar eden bu kalıp cümlelerle süreçten korkutmamak ve soğutmamak gerekir.

Ve son olarak, siz değerli veliler,

Çocuğunuzun sınıfında depremden etkilenmiş, bu depremi aileden kayıplarla ve engellerle atlatmış, yaşadığı yeri terk edip ilinize, ilçenize yerleşmiş,

farklı ülkelerden ülkemize çalışmak, savaş ya da göç gibi durumlardan dolayı gelmiş, burada yeni bir hayata ve okula başlamış,

zihinsel ve bedensel olarak çocuğunuzdan farklı, özel çocuklarımız varsa

çocuklarınıza karşı daha hassas ve bilinçli olmanız bizi mutlu eder. Çocuklarınız diyorum çünkü siz ne konuşursanız onlar sizi tekrar edecektir, siz nasıl inanır ve nasıl bir bilinçle tavır sergilerseniz onlar da o şekilde inanıp tavır sergileyecektir.

Şimdiden hassasiyetiniz ve bilinciniz için teşekkür eder, yeni okul döneminde öğretmenlerimize, size ve çocuklarımıza başarı, sağlık ve esenlik dilerim.

Sevgilerimle,

Psikolojik Danışman Sevda Altınkaya

banner

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

banner

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL


flf motor enerji bilişim ltd. şti. web yazılım tasarım ucuz çelik ev prefabrik site fiyat konteyner bungalov tiny house program web sayfası