banner
Köşe yazıları

SÖZ MÜ? SÜKÛT MU?

Deprem felaketinin üzerinden bir ayı aşkın süre geçti… Zamanın bu hızı ve yok edici gücü beni hep ürkütmüştür fakat bu defa daha farklı. Bu hafta köşemde ne yazsam diye düşünürken..

SÖZ MÜ? SÜKÛT MU?
banner

Deprem felaketinin üzerinden bir ayı aşkın süre geçti…

Zamanın bu hızı ve yok edici gücü beni hep ürkütmüştür fakat bu defa daha farklı. Bu hafta köşemde ne yazsam diye düşünürken hiçbir şey yazamadığımı fark ettim. Aslında yazamamaktan ziyade, söz mü daha yerinde yoksa sükût mu diye düşünmeye başladım. Aylardır hepimiz bir şekilde konuşuyoruz. Belki benim dilimi bu kadar kısırlaştıran şey de bu konuşma hâlimizdir…

***

Sahibi ve şahidi olmadığım bir acının üzerine konuşmanın mahcubiyeti var üzerimde.

Samimi misin? diyorum kendime.

Gerçekten samimi miyiz?

Eminim pek çoğumuzun kalbinden geçiyor tüm bunlar. Yardımlaşırken, bir acıyı paylaşırken, biz de acınızı paylaşıyoruz derken, bilemiyorum…

Neyin doğru, neyin yanlış olduğuna karar veremiyorum.

Bunun yeri midir? dediğim hiçbir soruya cevabım yok. Ne çadırda yaşayan insanların zorlu yaşamı ne de acı kayıplar. Hiçbiri için söylenecek bir şey yok. Her şey ortada ve acı bu haliyle tasvire ya da tanıma ihtiyaç duymuyor. Birileri için her şey günden güne daha zor bir hâl alırken biz günden güne kendi dertlerimize ve yaşamımıza yoğunlaşıyoruz. Bireysel anlamda o anda tutulmayan yasların hayatımızda sürekli karşımıza çıkması ve ruh sağlığımızı bozması gibi kolektifleşen bir acının yasını tutmamak da normal değil…

Bu durum bizi empatiden koparır, insani olanla aramıza mesafe koyar ve toplum ruhunu zedeler. Bu sebepten yeterince yas tuttuk mu? Elimizden geleni yaptık mı? sorusun da toplu bir vicdan muhasebesi yapıyoruz.

Ne kendimize yüklenmek ne de birbirimizi suçlamak değil niyetim. Dediğim gibi ben de pek çoğumuz gibi neyin doğru, neyin yanlış olduğuna karar veremiyorum fakat bu kadar hızlı bir normalleşmenin bu felaketin tüm mağdurlarını haklı olarak değersiz, yalnız ve anlaşılmamış hissettirdiğini düşünüyorum. Belki de bu kadar hızlı normale dönen hayatın bu acıyı unutturacağından korkuyorlar. Evet, onlar hiçbir şeyi unutmadı, hâlâ aynı tarihteler ve unutturmamak da bize düşüyor.

 

Söz mü daha samimi sükût mu? İnsan yaşamadığı bir acının karşısında yersiz, samimiyetsiz ya da incitici olabiliyor fakat biraz sessizlik ya da biraz daha ağır başlı normalleşme hiçbirimizi incitmez diye düşünüyorum. Siyasi meseleler ve gündemi işgal eden başka mevzular bu felaketi ve bu acı felakette en ufak bir dahli olan sorumlulara hesap sorma görevimizi unutturacak kadar güçlü olmamalı.

Biraz sessizliğe, biraz daha saygıya ve güçlü bir hafızaya ihtiyacımız var sanırım. Ne gündeme, ne zamana ne de normalleşen hayata teslim edelim bu acıyı. Utanmadan yaşamak istiyorsak unutmadan normalleşmemiz gerekiyor.

Söz mü sükût mu?

 İyi ediyorsa söz, iyi etmeyen her bir söz için sükût belki de…

banner

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

banner


ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL


flf motor enerji bilişim ltd. şti. web yazılım tasarım ucuz çelik ev prefabrik site fiyat konteyner bungalov tiny house program web sayfası