banner
Gündem

TEK KİŞİLİK KOŞU

“Ben sadece kendi kaderimin peşinden koşturuyorum Senin başka dünyalara kader bağlamışlığın var”   Alper Gencer   İsmet Özel’in “Geceleyin Bir Koşu” şiirini okurken geldi bu başlık aklıma. Gece vakti okunan..

TEK KİŞİLİK KOŞU
banner

“Ben sadece kendi kaderimin peşinden koşturuyorum

Senin başka dünyalara kader bağlamışlığın var”

 

Alper Gencer

 

İsmet Özel’in “Geceleyin Bir Koşu” şiirini okurken geldi bu başlık aklıma. Gece vakti okunan bir şiirin koşma çağrısını iyice hissedersiniz o şiiri okurken. Bir bakmışsınız olanca hızınıza koşuyorsunuz. “Bir çocuğun ağrıyan gülüşü vardı mermilerden önce / Onu gizlice öperdim” dizesi öyle çok koşuyor ki, şiirin neden koştuğunu daha net anlıyorsunuz çünkü geceleri koşanlar bilirler ki gündüz durgun, gece akışkandır. Ama nasıl oluyor bu? Geceleri koşarsanız anlarsınız.

****

Koşmak iyi güzel de çabuk yoruluyor kalp, insan bir anda tükenince oturacak bir bank arıyor. Koşmak güzel de uzun sürmüyor sefası, geriye kalan yorgunluk da cabası. Neye yetişiyoruz kardeşim, hayırdır? Bilmem ki koşuyoruz işte. Okul sıralarından beri bu böyle, hatta bazılarımız için çok daha önce başladı bu koşma serüveni.

****

Hiç unutmam, altıncı sınıfa gidiyorum. Birkaç yazar ve eğitimci okula konferans vermeye geldiler. Anlattıkları konuyu hatırlayamıyorum ama öğrencilere yönelttikleri bir soruyu çok net hatırlıyorum. Soruyu bilene bir dergi verecekler. ‘Başarıya ulaşmak için neyle yarışacağız’ dedi, konuşmacılardan biri. Bir kız ‘Zamanla yarışacağız’ diye cevap verdi, kabul etmediler. Sonra ben el kaldırdım, ‘Kendimizle’ dedim. Aferin gel bakalım deyip elime tutuşturdular dergiyi. Alkışlar ve tebrikler eşliğinde doğru cevabı vermiş olmanın ve dergiyi almaya hak kazanmanın haklı gururuyla çıktım kürsüye, kaptım dergiyi, bastım bağrıma. Kendimle yarışmanın ne olduğunu, ortaya attığım kavramın tam olarak ne ifade ettiğini bilmediğim bir yaştaydım ama kendimle yarışmak diye bir şey söylemiştim onlara ve evet bu doğru cevaptı. Demek ki kendimle yarışmam doğru olandı. Daha sonrasında da kendimle yarışmaya devam edecektim, bağrıma bastığım yalnızca dergi değildi çünkü, kendimle olan yarışımdı. Hep daha iyisini yapmaya çalışacak, kendi standardımın üzerine çıkacaktım. Başkaları yoktu, kendim vardım. İyi, hoş, güzel.

 

Sonra ne oldu? Pek çok çocuk ve genç gibi başarının mutluluk getireceğine inanıp bu tek kişilik yarışın kazananı olmaya çalıştım. Tabii ilerleyen yaşlarımda düşüncelerim değişecekti. Başarı odaklı yaşam tarzının insanı nasıl hezimete uğrattığına, kendiyle yarışmanın dozu artınca insanın nasıl kendine düşman kesildiğine şahit olacaktım ama o zamana değin hep koşacaktım. Tek kişilik bir koşuyu en önde tamamlamak için çabalayacaktım. Bir ben mi, elbette hayır. Hepimiz bu tek kişilik koşudan nasibimizi alacaktık. Kendimizi yenmek için çabalayacak, ‘hayatın kazananı ödülü’ ne doğru son sürat koşacaktık. Kendimizi yenerken nasıl olacaktı bu? Onu hiç anlamayacaktık.

****

Tek kişilik bir yarışın kazananı kim olur dersiniz, ya da bir kazananı olur mu?

Ben buna hiç cevap bulamadım, siz buldunuz mu?

 

banner

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

banner


ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL


flf motor enerji bilişim ltd. şti. web yazılım tasarım ucuz çelik ev prefabrik site fiyat konteyner bungalov tiny house program web sayfası