GEÇERKEN’E DAİR

Merhaba sevgili okurlar; bugün sizlerle Diyanet İşleri Başkanlığımızın süreli yayınlarından Geçerken isimli dergisinden bahsetmek istiyorum. Öncelikle dergimizin adının bizlere verdiği mesaja dikkat çekmek istiyorum. Geçerken derken ne kastedilmiştir. Dergimizin çıkış serüveni ve içeriği açısından bakıldığında Peygamber Efendimizin ,“Dünyada ben, bir ağaç altında gölgelenen, sonra da onu terk edip giden bir yolcu gibiyim.” hadisi şerifinden ilham alındığı ve gençlerin hayatında güzel bir iz bırakmayı amaçladığı görülmektedir.

Dünya bir gölgeliktir, insan bu gölgelikte kısa bir vakit dinlenen yolcudur. Yolcu olmak, kalmak ile gitmek arasında, ruhunu ve kalbini şahit olduklarıyla genişleterek var olmaya ,varlığı anlamlandırmaya ,yaratılış amacını bir an olsun unutmamaya ve bu sorumluluk bilinciyle yürümeye çalışmaktır. Kimi zaman yorulmak, çoğu zaman susmak ,bazen gülmek ve ağlamak ama geçtiğinin farkında olarak kendini aramak ve geçerken en çok da kendine rastlamayı ummaktır .Yolcu olmak ,bütün yolların Allah a çıktığını bilerek ,geçerken güzel bir iz bırakmaya çabalamaktır.

BU anlayışla 2020 yılı Ekim ayında yayın hayatına başlayan Geçerken dergisi, sahih dini bilgiyi, kültürel birikimimizi ve manevi değerlerimizi önceleyerek sayfalarında usta kalemlerle genç kalemleri buluşturmaktadır. Gençlerin dilini kaygılarını, ilgilerini merkeze alan; medeniyet kodlarımızla bilgi, kültür ve ahlak temelinde kesintisiz bir alışveriş amaçlayan Geçerken dergisi, kültür sanat dünyamıza, medeniyet birikimimize ,söz ve anlam varlığımıza önemli katkı sunmaktadır.

Dergi içerisinde özellikle gençlere ayrılan özel bir bölüm bulunmak bu bölümde gençlerin yazmasını teşvik etmekte her alanda gençlerin gelişimine destek vermektedir.

Gençlerimizin bazen içlerinde bulunduğu zamansal ve mekânsal değişim ve dönüşüm hayatın içerisinde var olan ve olmazsa olmazları oluşturan kadim geleneğin arka plana itilmesi çoğu zamanda yok sayılması gibi sonuçları karşımıza çıkartmaktadır.

Sezai Karakoç’ un da dediği gibi, Ruhtaki merak tatmini veya yeni dünyalarla karşılaşmaktan doğan ferahlama geçici ve sınırlı olmaya mahkumdur.” Ruh her daim canlı olabilmeyi ve canlı kalabilmeyi istemektedir. Dünya hayatının bize dayattığı zorunlu roller veya bizim çağa ayak uydurma adına peşinde koştuğumuz daha iyi ve mükemmel olma hevesi, zamana sığamayacak şekilde koşturmaca içerisinde olmamız maalesef ruhumuzu örselemektedir. Ruhumuz ise geride kalmanın bize yetişememenin verdiği ızdırabı, huzursuzluğu, güvensizliği yaşamaktadır. .Bedenimizin açlığı gibi ruhumuzun açlığı da önemsenmeli, kendimizi dinlemeyi, bulmayı ve anlamayı her zaman öncelememiz gerekmektedir.

Allah’ın eşrefi mahlûkat olarak yarattığı insanın kendi içindeki anlam arayışı Kuran ve Sünnet ışığında ancak yolunu bulabilmektedir. Bu doğrultuda dergi bize bir ufuk açma niteliği taşımaktadır.

Modern hayatın getirdiği konfor alanlarından bizleri çıkarıp gökyüzüne bakabilmeyi ve hissedebilmeyi öğretmektedir. Allah her birimize kulluk bilincini ve değerini bilmeyi nasib eylesin.

Allah’a emanet olun…