2023’ten 2024’e Kıymetli Okurlarım Merhaba, Yeni yılın bu ilk günlerinde sizlerle tekrar buluşmanın verdiği mutlulukla, bu hafta, geçmiş yılın retrospektif (geriye dönük) bir değerlendirmesini yapmak istiyorum. Hem ulusal hem de..
2023’ten 2024’e Kıymetli Okurlarım Merhaba,
Yeni yılın bu ilk günlerinde sizlerle tekrar buluşmanın verdiği mutlulukla, bu hafta, geçmiş yılın retrospektif (geriye dönük) bir değerlendirmesini yapmak istiyorum. Hem ulusal hem de global düzeyde zorlu bir yılı daha geride bıraktık. Bu süreç içerisinde, toplumsal ve bireysel düzeylerde bir dizi zorlu sınavlarla karşılaştık. Yılın hemen başında, 6 Şubat’ta, Doğu Anadolu Fay Hattı’nda meydana gelen asrın depremleriyle sarsıldık. Bu felaketler, deprem yönetimi ve kentsel planlama alanlarında ciddi eksikliklerimizi ve bu alanlarda atılması gereken acil adımları acı bir şekilde gözler önüne sererek, doğa ile uyum içinde yaşamanın ve afetlere hazırlıklı olmanın önemini bir kez daha gösterdi. Deprem sonrası gösterdiğimiz dayanışma ve birlik ruhu ise, millet olarak en zor zamanlarda bile birlik ve beraberlik içinde bir arada durabileceğimizin kanıtıydı. Yaz aylarında Çanakkale civarındaki orman yangınlarıyla ülkemizin ciğerlerinin yanışına şahit olduk. Her yıl özellikle yaz aylarındaki büyük yangınlar, iklim değişikliği ve çevresel sürdürülebilirlik konularında bilinçlenmenin ve eyleme geçmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Siyasi arenada ise 14 ve 28 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülkemizdeki siyasi atmosferi şekillendirdi. Biz kadınlar olarak gurur duymamıza vesile olan olaylardan biri, Hafize Gaye Erkan’ın Merkez Bankası Başkanlığı’na atanması oldu. Yaşadığı ve çalıştığı ABD’den Türkiye’ye dönen Erkan’ın bu pozisyona atanması, toplumsal cinsiyet eşitliğiyle birlikte kadınların ekonomik ve siyasi alandaki varlığını güçlendirme yolunda atılmış önemli bir adımdı.
Devam eden Ukrayna-Rusya savaşının ve 7 Ekim’de başlayıp sonu gelmeyen Filistin-İsrail çatışması dünya gündeminin ana konusu olmaya devam ediyor ve İsrail’in zulmü her geçen gün şiddetini artırıyor. Yılın son haftasında ise hain terör örgütünün kahpe pususu ile gencecik evlatlarımızı vatan toprağına uğurlamanın derin acısını yaşadık.
DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİMİN KENDİSİDİR
Kıymetli Okurlarım, “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” ilkesi gereğince, yıl boyunca siyasi ve sosyo-ekonomik olaylar ile doğal afetler aracılığıyla, hayatın her anında sürekli değişim ve dönüşümün mümkün olduğunu bir kez daha bize hatırlattı. Bu değişimlerin öncekilerden en büyük farkı ise daha yıkıcı ve köklü bir şekilde yaşanan olayların sonucu olarak ortaya çıkmalarıdır. Küresel, coğrafik ve siyasi değişimler, öncekilerden çok daha büyük ve derin etkilere sahiptir. Bu bağlamda, çağımızın değişim olarak algıladığı şeyin aslında yıkmak ve yok etmek üzerine kurulu olduğunu açıkça gözlemlemekteyiz. Bu durumda biz bireylerin, yaşadığı çağı iyi gözlemlemesi bu çağın bizi ve nesillerimizi neye dönüştürmek istediğinin farkında olmalıyız. Özümüzde her daim var olan yüzyıllar boyunca yaşayacak olan kadim kültür ve geleneklerimiz, çağın zorluklarına meydan okuyacak kadar sağlam temellere dayanmaktadır. Şimdi yapılması gereken ilk iş, bir yılın sonunda kendimizle yüzleşmek ve geçmişin dersleriyle geleceğe umutla bakmaktır. Kıymetli Okurlarım, bir an için gözlerimizi kapatalım ve 2023 yılının ilk günlerine geri dönelim. Tam bir yıl önce, neler yapmayı planlamıştık? Hangi hedefleri belirlemiştik? Önceki yıl yapmış olduğumuz hatalardan hangilerini terk etme kararı almıştık ve hangi umutlarla yeni yıla adım atmıştık? Kendimizi, geçen yıl belirlediğimiz hedefler ve planlar çerçevesinde yeniden gözden geçirelim. Bazılarımız için 2023 zorlu geçmiş, planlarımızın çoğu gerçekleşmemiş olabilir. Belki hedeflerimizin bazılarına ulaştık, ancak diğerleri hala ulaşılmamış bekliyor. Ya da belki de tamamen beklenmedik, yeni yollara girdik. Belki bazılarımız ailevi, sosyal ya da ekonomik sıkıntıların içinde “Değişen bir şey yok. Her yeni yılı iyi planlarla karşılıyorum, geçmişteki hatalarımla yüzleşip bir daha tekrarlamamaya söz veriyorum ama yine de bir şey değişmiyor.” diyorsunuz. Bunu anlıyorum. Evet, değişim zordur, sancılıdır ve süreç gerektirir. Ama biz biliyoruz ve inanıyoruz ki, inanan insanlar asla yalnız değildirler.
Kuran-ı Kerim’de, inananlara ve Allah’ın yolunda olanlara verilen yardımlar hakkında birçok ayet bulunmaktadır.
Örneğin, Muhammed Suresi’nin 7. ayetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.”. Müslüman için, başına gelen zorluklara karşı mücadele ederek sabretmek, en doğrusu ve güzelidir. Unutmayalım ki her deneyim, bizim için yeni bir ders ve fırsattır. Allah’ın yardımıyla ve kendi içsel gücümüzle, hatalarımızdan ders alabilir ve daha iyi bir gelecek inşa edebiliriz. Yoksa, yılbaşı başka ne anlam ifade ediyor bizim için? Bu kadar acının içerisinde Batı toplumlarında gördüğümüz pagan/putperest adetlerin Hristiyanlık içerisine karışmasıyla ortaya çıkan Noel kutlamalarını mı taklit edeceğiz? Gayri ahlaki çılgınca! partilerle mi yeni yıla gireceğiz? Müslüman için yılbaşı, geçmiş bir yılın bir muhasebesini yapmaktan ibarettir. Peygamber Efendimiz bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “İnsanoğlu kıyamet günü beş şeyden; ömrünü nerede ve nasıl tükettiğinden, gençliğini nerede ve nasıl geçirdiğinden, malını nerden kazanıp nerede harcadığından, öğrendiği bilgilerle yaşayıp yaşamadığından hesaba çekilmedikçe hiçbir tarafa hareket edemeyecek, yerinden kımıldayamayacaktır.” (Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme,1). Bu sadece geçmişe bakmak değil, aynı zamanda geleceğe dair niyetlerimizi ve hedeflerimizi yeniden şekillendirmek için bir özdeğerlendirme sürecidir. Bu değerlendirme sürecinde en önemli husus kendimiz için belirlediğimiz kriterler olduğunu bilmemizdir. Kriterlerimizin içini kim, ne, ne şekilde doldurmakta, biz hangi inancın hangi yaşam tarzının belirlediği düzen üzerinden hayatımızı inşa etmekteyiz. Bu soruların cevabını en içten ve samimi bir şekilde kendimize ifade etmeliyiz. Bu şekilde yılbaşını, Batılı toplumların kutlama şekillerinden farklı olarak, kendi inanç ve değerlerimiz doğrultusunda anlamlandırıp, geçmişteki hatalarımızdan ders alarak ve geleceğe dair hedeflerimizi yeniden şekillendirerek değerlendirmeliyiz. Başarılı olduğumuz alanlarda daha da ileriye nasıl gidebiliriz? Ve henüz ulaşamadığımız hedefler varsa, bu hedeflere ulaşmak için yeni stratejiler nasıl geliştirebiliriz? Bu soruları kendimize sormak ve cevaplarını aramak, yeni bir yılın getirdiği fırsatları en iyi şekilde değerlendirmemize yardımcı olacaktır. Kıymetli Okurlarım, bu düşüncelerle, sizleri kendi kişisel yılsonu değerlendirmenizi yapmaya ve yeni yıl için hedeflerinizi belirlemeye davet ediyorum. 2024 yılının birlik ve beraberlik içerisinde huzurla yaşayabileceğimiz, kan ve gözyaşının olmadığı, kardeşlik ve mutluluklarla dolu bir yıl olarak geçirebilmek için, hem kavli (sözlü) hem de fiili olarak dualarımızı birleştirelim.
Yeni yılın her birimize sağlık, huzur, başarı ve manevi gelişimler getirmesi ümidi ve duasıyla…
Selam ve Saygılarımla…
Emine Büşra Yılmazer
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)