Köşe yazıları

BIRAK Kİ GİTMESİN HAYAT

Hayatımız boyunca birçok alışkanlık ediniriz. Konuşmayı öğreniriz, yürümeyi, yeme içmeyi, bisiklet sürmeyi, kitap okumayı… Pek çoğu hayatımızı devam ettirmek için gerekli olan bu alışkanlar zaman içinde tahrip olur, abartılı yaşanır..

BIRAK Kİ GİTMESİN HAYAT
banner

Hayatımız boyunca birçok alışkanlık ediniriz. Konuşmayı öğreniriz, yürümeyi, yeme içmeyi, bisiklet sürmeyi, kitap okumayı… Pek çoğu hayatımızı devam ettirmek için gerekli olan bu alışkanlar zaman içinde tahrip olur, abartılı yaşanır ya da bunların yerine kalbimizi ve bedenimizi kemiren türlerini koymaya çalışırsak içinden çıkılmaz bir hâl alan bedenimize ve ruhumuza hapsoluruz. Sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam, uykusuzluk, kötü alışkanlıklar ve daha pek çoğu insanın kendi bedenine yüktür, haksızlıktır. Peki bu haksızlığı sadece bedenimize mi yapıyoruz?

Sosyal medyada bir ton vakit öldürürken zamandan yana ne kadar da cömerdiz. Bize iyi hissettirmeyen insanlardan ve sohbetlerden neden kopamıyoruz? Çünkü bazı insanları ve duyguları bırakmak bazen sigarayı bırakmaktan bile zordur. Bırakınca ne kadar rahatlayacağımızı bilsek belki pek çok şeyi çoktan bırakmış olurduk ama insan neyin içinde olduğunu ancak o durumdan çıktıktan  sonra görebilir. Hiçbir zaman hiçbir yerden çıkmayan için kabullenilmiş bir kader vardır. Hâlbuki ne kadar yanlış yorumlarız kaderine razı gelmeyi. Elimizde olmayan durumlar gerçekten elimizde olmayan durumlar mıdır? Peki elimizde gerçekten neler var? Bu sorulara gerçekçi yanıtlar vermemiz zordur. Korkarız yüzleşmekten. Elimizde hiçbir şeyin olmadığını bilmek rahatlatır bizi.

Diğer türlü yaşadığımızın sorumluluğunu almamız gerekir. Hatalarımız, geçmişimiz hepsi bizimdir. Onlarla savaşırsak yeniliriz, eğer onları kabul edersek çözmeye başlarız. Bu nokta çok acıdır, pek çok insan bu noktaya gelemeden devam eder hayatına. Değişim emekten önce acı ve cesaret ister. Tamam bıraktım bu duyguyu, bu insanı.

Ya sonra?

Bıraktım diye bırakmış olacak mıyım? Tamam, koydum mesafemi, çizdim sınırımı. Bunu yapınca gerçekten rahatlayacak mıyım? Cevap veremeyiz bazen bu sorulara. Hiç denemediğimiz bir şeyin sonunu düşüne düşüne dururuz. Bir kere denemek, bin kere düşünmekten daha kolaydır oysa. Kafasının içindekilerle hemhal olan kaç insan vardır, kafasının içindeki gibi yaşayan?

Kurduklarımıza benzer, mecbur olduklarımızı yaşarız bazen. Mutsuzluğumuzun kaynağı çoğu zaman budur.

Hayatı bir mecburiyet gibi algılayıp çile çekmeye devam ederken her şeyi kaçırırız. Geriye uzun bir geçmiş, koca bir yaşanmamışlık kalır.

Ne kadar gerçekçiyiz, ne kadar kaderci? Tevekkül etmek bize gerçek manada ne anlatıyor, biz ne anlıyoruz? İnsanın kaderim diye sahiplendiği pek çok durum, kendini mecbur hissettikleridir. İnsan değiştirmeye güç bulamadığı, yargılanmaktan korktuğu ve sonrasını kestiremediği konularda çaresiz ve yetersiz hisseder. Bu yüzden kurtulmak istediği şey, bırakamadığı olur.

Peki neden bırakmalıyız? Çünkü hayat insana bir kereye mahsus olarak tahsis edilmiştir. Kaybedilen pek çok şeyin telafisi yok. Yalnızca yıllar değil kaybettiğimiz. Bir daha aynı güzel gözle, aynı hayretle bakamayabiliriz. İçimizde ölen dışımızı da öldürür. Bırakmak ne kadar zor olursa olsun kendini yaşama katmak isteyen bunun üstesinden gelecek güçtedir. Bırakmak, sen ne büyük özgürlüksün! Bir gün topraklarına bizi de kat ki ruhumuzun omuzları biraz olsun hafiflesin.

banner

YORUMLAR (1)

banner


ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL


flf motor enerji bilişim ltd. şti. web yazılım tasarım ucuz çelik ev prefabrik site fiyat konteyner bungalov tiny house program web sayfası