GENÇLİĞE DAİR (II)

Sevgili Okurlarım, bu hafta sizlerle Gençliğe Dair yazı dizisine devam etmek istiyorum. “Gençlik ve Zaman” konusunu işlemek istiyorum. Çünkü gençler, geçmişin mirasını, bugünün potansiyelini üzerlerinde taşıyarak geleceğimizi inşa ederler.

Gençlik, toplumların geleceğini şekillendiren dinamik bir güçtür. Yeni fikirlerin, inovasyonun ve değişimin kaynağı olarak gençler, tarihin akışını etkilemiş ve toplumsal dönüşümlere öncülük etmiştir. Ancak gençlik deneyimi, geçmişten gelen mirasın da bir yansımasıdır aynı zamanda. Kültürel ve tarihsel birikimin bir parçası olarak gençler, geçmişin değerlerini, tecrübelerini ve bilgisini üzerlerinde taşırlar. Bu, gençliği bir köprü göreviyle donatır ve onları geçmişin bilgeliğiyle donanmış bir şekilde bugünün zorluklarına karşı mücadele etmeye teşvik eder.

Gençlerin zaman içindeki rolü ve değeri, toplumların genel gelişimine önemli bir etki yapar. Bu nedenle gençlerin desteklenmesi, eğitim imkanlarının sağlanması ve özellikle kadın erkek fırsat eşitliğinin artırılması büyük önem taşır. Gençlerin potansiyelini gerçekleştirmesi için onlara güven verilmeli, liderlik becerileri ve yaratıcılıkları teşvik edilmelidir.

Gençlik deneyimi sadece bireysel olarak değerlendirilmemelidir. Gençler, toplumun bir parçasıdır ve toplumların geleceği üzerinde etkili bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, gençlikle ilgili politika ve kararlar, gençlerin katılımını teşvik etmeli ve onların perspektiflerini içermelidir. Gençlerin toplumsal sorumluluk bilincinin geliştirilmesi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlamaları önemlidir. Ayrıca, yaşlı nesillerle iletişim ve işbirliği kurarak, gençler geçmişin bilgeliğini daha iyi anlamak ve geçmişten gelen mirası korumak adına önemli bir rol oynarlar.

İnsanlık tarihi boyunca din, toplumların ve bireylerin hayatında önemli bir rol oynamıştır. Din, insanların varoluşsal sorulara cevap bulmalarına yardımcı olurken, ahlaki değerleri, gündelik yaşamı ve toplumsal normları da belirler. Rabbimiz İslam dini ile tarih boyunca değişen toplumsal ve kültürel bağlamlar içinde zamanın nasıl algılanması gerektiği konusunda bizlere ilahi mesajlarını göndermiştir. Müslümanlar için zaman, Allah’ın kudretini ve yaratılışının bir ifadesidir. Kuran’da, Allah’ın “her şeyi ölçüp biçtiği” ve “geceyi gündüze kattığı” belirtilir.

İslam, zamanın etkili bir şekilde yönetilmesini teşvik eder. Müslümanlar, hayatlarının farklı alanlarında zamanlarını adaletli bir şekilde dağıtmakla yükümlüdürler. Namaz vakitleri gibi belirli ibadetlerin düzenli olarak yerine getirilmesi, zaman yönetiminin önemli bir yönüdür. Aynı zamanda, İslam ahlaki değerlerine uygun olarak zamanı boşa harcamaktan kaçınmak ve üretkenlik ile verimlilik arasında denge sağlamak da teşvik edilir.

İslam’da zaman, sadece bir süreç veya geçmiş, şimdi ve gelecekten oluşan bir kavramdan daha fazlasıdır. Zaman, insanın sınavı ve imtihanı olarak da görülür. İnsanlar, sınırlı bir zaman diliminde Allah’a itaat etmeye ve ahiret hayatında ebedi mutluluğu kazanmaya çalışır. Dinimiz bizlere doğal dünya ile uyumlu bir şekilde yaşamaya teşvik ederken, dünya hayatının fâniliğini, asıl ebedi yaşamın ahirette olduğunu sürekli hatırlatır. Hayatın geçiciliğini vurgular ve insanları dünya hayatında iyi işler yapmaya, insanlara yardım etmeye yönlendirir.

Dinimiz zamanın sonunun geleceği ve kıyametin kopacağını bizlere haber verir. Kıyamet günü, tüm insanların Allah’ın huzurunda hesap vereceği ve ödüllendirileceği veya cezalandırılacağı bir gündür. Ölüm, insanların dünya hayatının sona erdiği ve sonsuz bir hayata geçtiği bir geçiş noktasıdır. Ahiret hayatı ise zamanın sonsuz olduğu bir kavramdır.

Gençlik ve zaman arasındaki ilişki karmaşık ve dinamiktir. İnanan gençler, Yaradan’dan aldıkları güç ve ahlaki değerlerle geçmişin mirasını taşıyarak ve bugünün potansiyelini gerçekleştirerek toplumumuzu şekillendireceklerdir. Böylece gençler, zamanın hızla akan nehrinde, geçmişle bağlantılı olup geleceği şekillendiren bir kuvvettir. Selam ve dua ile…

 EMİNE BÜŞRA YILMAZER