Bir cümlenin ardından izin vermelisin kendine sayın okur, düşün ve derin bir nefes ile başla diğerine… Varlığın sırları saklı senden, benden; bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben. Bizimki..
Bir cümlenin ardından izin vermelisin kendine sayın okur, düşün ve derin bir nefes ile başla diğerine…
Varlığın sırları saklı senden, benden; bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben. Bizimki perde arkasında dedikodu; bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
Ömer Hayyam
Hakikat demiştik ya, iki yüzü olan hani. Hayyam’ın dediğinden yola çıkalım; varlığın sırlarının saklı olduğunu ifade ediyor. Söylenen ve bilinen her şeyin perde arkasındaki dedikodu olduğundan dem vuruyor. Bir filozof ise varlığın mahiyetini tam anlamıyla kavrayamamak ne anlamaktır, ne de bilmektir diyor. Varlığın sırlarını çözmek için önce onun bir sır olduğunu idrak etmek gerek diyor. Başka bir filozof ise yola çıkmak, yol almak diye ekliyor.
Yolda olmak, ona ulaşamasan dahi, ulaşma gayesiyle yürümeye devam etmek, varlığın sırlarına erişemesen bile bu ümit ile varlığını korumaya güç yetirmek. Öylesine bir yol ve böylesine bir irade. Ee erdik mi şimdi hakikate, vardık mı onun diğer yüzüne. Aslında evet ama bir yandan da hayır… Şöyle ki: Evetse, hakikatin ikinci yüzünü ‘bir arama hali’ olarak görmek, aramanın bulmak ile neredeyse eş değer olduğunun bilincinde olmak demektir. Hayır ise hakikati bulmanın mümkün olmayacağını bilerek yol almak bile, hakikatin kendisine varmak demektir.
Cümlelerimizin sonuna Necip Fazıl’ın kaderle ilgili bir sözüyle gelelim. Yalnız kader kelimesinin yerine başka bir kelime ödünç alalım.
Hakikat, beyaz bir kâğıda süt ile yazılmış yazı. Elindeyse beyazdan gel de sıyır beyazı…
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)