Rektör Yusuf Şahin; halk oylaması sürecini gazetemize değerlendirdi

rektör yusuf Şahin; halk oylaması sürecini gazetemize değerlendirdi

rektör yusuf Şahin;
halk oylaması

sürecini gazetemize
değerlendirdi

aksaray Üniversitesi rektörü prof. dr. yusuf Şahin’i
makamında ziyaret eden gazetemiz yazı İşleri müdürü oğuzhan demiray, gündeme
ilişkin olarak Şahin ile fikir alışverişinde bulundu. yaklaşan halkoylaması ve
buna neden ihtiyaç duyulduğu konusunda kendisine yöneltilen soruyu bilimsel
olarak cevaplandıran rektör Şahin; “demokrasinin iyi işleyebilmesinde iki
önemli ilkenin olduğu kabul edilir. bunlardan ilki, ‘temsilde adalet’, ikincisi
de ‘yönetimde istikrar’dır. birinci ilkeyle toplumdaki bütün siyasî tercihlerin
temsil edilmesi amaçlanır. ancak, bizim gibi parçalı siyasî tercihlerin olduğu
ülkelerde bu ilkeye mutlak bağlılık, yönetimde istikrarsızlık oluşturur. bu da
bizi, ikinci ilkeyi, yani yönetimde istikrarı da dikkate almaya sevk eder. İşte
bu yüzden, baraj sistemi gibi birtakım araçlarla yönetimde istikrar sağlanmaya
çalışılır. barajı düşürdüğünüzde de çok sayıda partiyle hükümet kurmak zorunda
kalırsınız. avrupa’da hâlâ birden fazla partiyle hükümet kurmak durumunda kalan
çok sayıda ülke var. hatta bu ülkelerin bir kısmında günlerce hükümetin
kurulmadığı da görülebilmektedir. koalisyonlarla bir hükümetin kurulmasını
kastediyorsunuz. koalisyonlar niçin kötü olsun ki? nihayetinde bir hükümet
kurulmuyor mu? matematikte kümeler diye bir konu vardı, belki hatırlarsınız.
oradaki “ortak küme” kavramı, koalisyonları açıklamak için önemli bir araç
olabilir.”dedi.

‘bu kÜmede koalİsyonun nasil

İŞ ÇikarabİleceĞİnİ gÖrÜyoruz’

bir küme ile koalisyonun nasıl iş çıkarabileceğini anlatan
rektör yusuf Şahin; “bir küme oluşturarak örnek vermek gerekirse oluşturduğumuz
bu şekilde, iki partili bir koalisyonun nasıl iş çıkarabileceğini görüyoruz.
ortadaki koyu renkli alan, iki partinin uzlaştığı alandır. dışarıda kalan
kısımlar ise, koalisyon ortaklarının diğer ortaktan farklı düşündüğü ve
dolayısıyla koalisyon protokolüne yazamadığı alana işaret eder. oysa her iki
parti de daha çok şey yapmak istemektedir. ancak, koalisyon onlara minicik bir
alanda iş yapma imkânı verir. bu yüzden, koalisyon, evet, bir hükümet kurma
imkânıdır. ancak, size, çok az sayıda iş yapma imkânı sunar. son on beş yıldır,
bir koalisyona ihtiyaç duyulmadan, tek başına iktidar olabilen bir parti var,
zaten. bu, kısmen doğrudur. ama biz, 7 haziran 2015’te yaptığımız seçimlerden
sonra tekrardan koalisyonlu bir döneme girdik, hatırlarsanız. Üstelik bu dönem,
terörün tekrar tırmandırıldığı bir dönem de oldu, aynı zamanda. o seçimden
sonra bir koalisyon kurulamadı; bir seçim hükümeti oluşturuldu. bu da bize,
hâlihazırdaki sistemin ne kadar “kırılgan” olduğunu göstermektedir.”dedi.

‘gerİye doĞru gİttİĞİmİzde;

bu sİstem, hep krİz Üretİyordu’

 ‘sadece bir defa
krizin eşiğine gelmiş olmamız, bir anayasa değişikliğine gitmemize yeterli mi?’
sorusu üzerine de önemli açıklamalarda bulunan rektör Şahin; “bu sistem, ak
parti döneminde bir kez bizi koalisyonun eşiğine getirdi; doğru. ama geriye
doğru gittiğimizde; bu sistem, hep kriz üretiyordu, zaten. bunu sayıp dökmeye
gerek yok. sadece, ahmet necdet sezer’in cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde
hükümete karşı uygulanan engelleri hatırlarsak, yeterli olur, sanırım. Çıkan
her kanun, neredeyse istisnasız, anayasa mahkemesi’ne gönderiliyordu. Üçlü
kararnameyle atanan bürokratların hemen hepsi, cumhurbaşkanı tarafından iade
ediliyordu. ve burada saymamız imkânsız, çok sayıda gerilim hattı vardı.”dedi.

‘allah o gÜnlerİ bİr daha gÖstermesİn’

kişisel olarak yaşadığı ve koalisyonların mahzurlu yanlarına
dair de bir örnek veren Şahin; “biz, 1994 yılı haziran döneminde ankara
Üniversitesi siyasal bilgiler fakültesinden mezun olduk. 5 nisan 1994
kararları, bizim koalisyonları değerlendirmemiz için yeterli. gençler
hatırlamayabilir; bu dönemde, ülkemizin en büyük iktisadi krizlerinden birisi
yaşandı. biz, tam bir sene işsiz bekledik. zira neredeyse hiçbir kamu kurum ve
kuruluşu sınav açamadı. sınav açılamadığı için de bir yıl beklemek zorunda
kaldık. o yıllarda ev kiralayanlar hatırlarlar. enflasyon yüzde yüz yirmiydi.
yani 100 türk lirasına ev kiralayanlar, bir yıl sonra 220 türk lirası ödemeyi
taahhüt ediyorlardı. oysa biz, yıllardır, örneğin ekmeği 1 türk lirasına
alıyoruz. yakın dönemde biz, enflasyonun nasıl bir canavar olduğunu unuttuk.
İyi ki de unuttuk. bizim yaşadığımız o günler, tabii ki geride kalsın istiyoruz.
allah o günleri bir daha göstermesin!”diye konuştu.

Şahİn; ‘tÜrkİye, cumhurbaŞkanliĞi hÜkÜmet

sİstemİ’ne geÇmİŞ olur, samİmİ kanaatİmİz bu’

demiray’ın “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” adını
verdiğimiz bir hükümet etme biçimi için referanduma gidiyoruz. referandum için
öngörünüz nedir? sorusunu da cevaplandıran rektör Şahin; “bizim bizzat
yürüttüğümüz bir anket çalışması yok. biz de, sizler gibi, güncel gelişmeleri
takip ederek bir tahminde bulunuyoruz: bizce, referandumda “evet”inönde olduğu
anlaşılıyor. bütün anketler, oranlar farklı olmakla birlikte, bize bu yönde
veriler sağlıyor. ama anketler olmasaydı da kişisel kanaatimiz yine aynı yönde
olurdu. zira lider etkisinin oldukça etkili olduğu iki parti, birlikte, aynı
amaç için uğraşıyor. ak parti, cumhurbaşkanımızın hâlâ güçlü bir etkisinin
olduğu bir siyasî parti, bunu görmek lâzım. mhp’de de devlet bahçeli’nin önemli
bir ağırlığı var. bu iki partinin toplumsal tabanı yüzde 60’ı geçiyor.
toplumsal tabanı zayıf başka birkaç partiyi daha eklediğinizde bu oran daha da
artıyor. bu türden ortak seçim çalışmalarında birlikte hareket eden partilerin
toplumsal tabanlarında kısmî kopmalar olabilir. ama bu, sonucu etkilemez; her
durumda, “evet” oylarının rahat bir şekilde kazanabileceği bir vasat var. Özetle,
16 nisan’dan sonra türkiye, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ne geçmiş olur,
samimi kanaatimiz bu.”dedi.

Şahİn; ‘15 temmuz, baŞka adlar ve

gerekÇeler altinda devam ettİrİlİyor’

referanduma iki hafta gibi kısa bir zaman dilimi kalırken,
rektör Şahin bu süreçle ilgili söylemek istediklerini şu ifadelerle dile
getirdi; bu ülke bizim. ve gidecek başka yerimiz yok. son yaşadığımız olaylar,
ülkemize karşı yapılan düşmanlıkların artık diplomasinin o ağdalı diline
başvurulmaksızın yapıldığını gösteriyor. Örneğin, avrupa’daki bazı ülkeler,
düşmanlıklarını gizlemiyor, çok açık oynuyorlar. 15 temmuz, çok önceden
ülkemize karşı başlatılan öldürücü darbelerin devamıydı. başarılı olamadılar,
elhamdülillah. ama görülen o ki, 15 temmuz, başka adlar ve gerekçeler altında devam
ettiriliyor. bizi tanıyanlar bilir. biz, bu ülke insanının başka ülkelerde hiç
görülmeyen bir basireti olduğuna vurgu yaparız. yine öyle olacak; buna yürekten
inanıyoruz. bize diz çöktüremeyecekler, allah’ın izniyle. sandık, insanoğlunun
bulduğu, bulabileceği en gizemli araçlardan biridir. 16 nisan akşamı, oylar
sayılacak; kimsenin burnu bile kanamadan, sessiz sedasız bir değişimi/dönüşümü
daha gerçekleştireceğiz, inşallah. sonrasında da koalisyonların olmadığı bir
aşamaya geçilecek, diye düşünüyoruz.” foto-haber: erkan altuntaŞ