‘Merkezin Amacı Ruhi Melekeleri de Geliştirmek’

‘merkezin amacı ruhi melekeleri de geliştirmek’

tÜrkİye’de ve İslam dÜnyasinda neler oluyor?

‘merkezin amacı ruhi

melekeleri de
geliştirmek’

aksaray Üniversitesi (asÜ) rektörü prof. dr. yusuf Şahin,
üniversitelerin akli melekeleri olduğu kadar ruhi melekeleri ve iç derinliği de
yetkin hale getirmek gibi bir görevlerinin olduğunu söyledi.

araştırmacı yazar ahmet taşgetiren, somuncu baba tarih ve
kültür araştırmaları uygulama ve araştırma merkezi tarafından altıncısı
düzenlenen “bilgiden İrfana somuncu baba buluşmaları” isimli toplantıda “büyük
hesaplaşma türkiye’de ve İslam dünyasında neler oluyor?” başlıklı bir sunum
yaptı. merkez müdürü yrd. doç. dr. mehmet sami yıldız’ın konuşmasının ardından
kürsüye gelen asÜ rektörü Şahin, ruhi melekelerin de gelişmesi gerektiğinin
bazen unutulduğunu belirtti. Üniversitelerin en önemli işlevlerinden birisinin
akli melekeleri yetkin hale getirmek olduğuna dikkat çeken Şahin, “fakat eğitim
sistemimizin kurgusunda bir sorun var. daha çok akli melekeleri yetkin hale
getirirken, insanın ruhi melekeleri ve iç derinliği de olduğu gerçeği
unutuluyor. merkezimiz, gençlerin iç derinliklerini arttıracak bir dizi çalışma
yapıyor” dedi. Şehrin yaşayan değerlerinin hayat hikâyesinin yazıldığını, bunun
yanı sıra şehit ve gazilerinin hikâyelerinin de kayıt altına alındığını
belirten Şahin, “tüm bu çalışmalar iç derinliği geliştiren çalışmalardır ve
merkezimiz temelde bu amaç doğrultusunda faaliyetler gerçekleştirmektedir”
dedi.

tÜrkİye’de ve İslam dÜnyasinda bİr hareketlİlİk var

yapılan selamlama konuşmalarının ardından yazar ahmet
taşgetiren, yakın tarihi iyi okumak gerektiğini ve toplantının bir ufuk açma
anlamında önemli olduğunu söyledi. medyayı az da olsa takip eden herkesin hem
İslam dünyasında, hem de türkiye’de bir hareketlilik olduğunu görebileceğini
kaydeden ahmet taşgetiren, “arap baharı, suriye’deki olaylar, pyd, ypg
yapılarının ortaya çıkması, amerika’nın onlarla ilişkisi, mısır’daki darbe…
bunlar bizim coğrafyamızda ve bigâne kalamadığımız olaylar. Çünkü bizim bir
kalp ve gönül coğrafyamız var. bunlarla beraber türkiye’de de bir takım
hareketlilikler var. mİt tırları olayı, gezi, fetÖ, 15 temmuz… daha önceki zamanlarda
yaşanan olaylar da sayılabilir. yani yakın tarihi bir bütün olarak iyi okumak
lazım” dedi. toplamda büyük bir hesaplaşma olduğunu, bu hesaplaşmanın, türkiye
ve İslam dünyası üzerine kurguyu tayin eden bir takım güçlerle yaşandığını
anlatan taşgetiren, yaşananları, türkiye’nin türkiye olma, İslam dünyasının
İslam dünyası olma mücadelesi olarak tarif etti.

İslam dÜnyasindakİ sİstemler ve İlİŞkİler gÖzaltinda

türkiye’de ve İslam dünyasında 100 yıllık bir hareketlilik
yaşandığını belirten yazar, “100 yıl önceki yapılanma ne türkiye’nin, ne de
İslam dünyasının iradesiyle gerçekleşen bir yapılanmadır. 100 yıl önce bir
dünya savaşı yaşadık. bu savaşta İslam dünyasının en büyük çatı devleti
diyebileceğimiz osmanlı çöktü. osmanlı çöktükten sonra savaşın galipleriyle
türkiye masaya oturdu. türkiye’nin karşısına ilk olarak mondros ve sevr geldi.
biz bir mücadele verdik ve savaşın en azından anadolu boyutu püskürtüldü, sonra
da mudanya ve lozan geldi. İslam dünyası birinci dünya savaşı’ndan sonra
sistemleri itibariyle, yönetim kadroları itibariyle, sınırları itibariyle ve
birbiriyle ilişkileri itibariyle, açık veya örtülü, sömürge statüsü içerisine
sürüklenmiştir. 100 yıldan beri İslam dünyasındaki sistemler, onları kimlerin
yönettiği, birbiriyle ilişkileri gözaltındadır. türkiye’nin bir suudi
arabistan, musır, balkanlar, türki cumhuriyetler arka planı var. bunlar
potansiyel enerji ve ilişki alanlarıdır. bunun kinetik ve kullanılabilir hale
gelebilmesi için yeni çalışmalar yapmak gerekiyor. İslam dünyasında bir dönüşme
çabası var ve bu noktada İslami bilinç önemli bir rol oynuyor” şeklinde
konuştu.

yaklaşık 2 süren ve öğrenciler ile akademisyenlerin takip
ettiği konferansın sonunda taşgetiren, yaptığı konuşmayla ilgili sorulan
soruları da cevaplandırdı. (haber merkezi)